Genel Bilgi
İsrail, batısında Akdeniz,
kuzeyinde Lübnan ve Suriye, doğusunda Ürdün, güneyinde ise Mısır ve Kızıldeniz
ile çevrilidir.
Uzun ve dar bir biçime
sahip olan İsrail, 470 km uzunluğunda olup, en geniş yeri yaklaşık 135 km'dir.
Sınırları ve ateşkes çizgileri içerisinde kalan toplam yüzölçümü 27.817 km²dir.
Ülkenin %55’i kum ya da kaya çölüdür.
Kudüs ülkenin en kalabalık
kentidir. Uluslararası toplumca
İsrail’in bir parçası olarak görülmemekle birlikte fiili başkenttir. Tel Aviv
ise ülkenin finans merkezidir. İsrail Merkezi İstatistik Bürosunun tahminlerine
göre İsrail’in 2013’deki nüfusu 8.051.200’dür. Bunun 6.045.900’ü Yahudi’dir.
Ülkenin ikinci büyük grubunu oluşturan Arapların sayısı 1.663.400’dür (Dürziler
ve Doğu Kudüs Arapları dâhil). İsrailli Arapların büyük çoğunluğunu yerleşik
Müslümanlar, daha az fakat önemli bir
miktarını yarı yerleşik Necef Bedevileri,
geri kalanı da Hıristiyanlar ve Dürziler oluşturur. Arapların dışındaki
azınlıklar Maruniler, Samiriler, Siyah Yahudi İsrailliler, Ermeniler ve
Çerkezlerdir. İsrail ayrıca Afrika ve Asya’dan gelen önemli sayıda yabancı
işçiye ve sığınmacıya da ev sahipliği yapmaktadır.
İsrail; parlamenter
sistem, nispi temsil ve genel oy hakkına dayalı temsili bir demokrasidir. Başbakan hükümetin başı, Knesset ise tek meclisli yasama organıdır.
OECD üyesi olan İsrail gelişmiş bir ülkedir. 2012 yılı itibariyle, nominal gayrisafi yurtiçi hasıla dikkate alındığında,
dünyadaki 43. büyük ekonomi ile Ortadoğu’da en yüksek, Asya’da ise üçüncü en
yüksek yaşam standardına sahiptir. İsrail’deki ortalama ömür ise dünya
ülkelerinde görülen en yüksek ortalama ömürler arasına girer.
Para birimi Yeni İsrail
Şekelidir.
İsrail ve Batı
Şeria
İsrail ve
Yahudi Halkının Kısa Tarihi*
Charles Krauthammer’dan
alıntı - The Weekly Standard, 11 Mayıs 1998
“İsrail ulusu, 3.000 yıl önce
oturduğu toprakta oturan, 3.000 yıl önceki adını taşıyan, 3.000 yıl önceki
dilini konuşan ve 3.000 yıl önce taptığı Tanrı’ya tapan yeryüzündeki tek
ulustur. Toprağı kazarsanız Davut zamanından çömlekler, Bar Kohba zamanından
madeni paralar ve bugün köşedeki şekerci dükkânında dondurma tanıtan yazıya son
derecede benzeyen bir yazı ile yazılmış 2.000 yıllık metinler bulursunuz.”
Yahudi halkı da denilen
İsrail halkının kökeni, tek Tanrı inancını yerleştiren İbrahim’e dayanır.
İbrahim, oğlu İshak ve torunu Yakup’a (İsrail) Yahudilerin atababaları denir.
Üçü de sonradan İsrail Ülkesi olarak tanınacak olan Kenan Ülkesi’nde yaşadı.
Mezarları Hebron’daki (El Halil) Machpelah Mağarası’ndadır.
Tevrat'a göre Tanrı
Yakup'a göründü ve onu kutsayarak Yakup olan adını “İsrail” olarak değiştirdi.
İsrail, adını Yakup’a verilen bu addan aldı. Yakup’un 12 oğlu 12 aşiretin
çekirdeğini oluşturdular. Bu aşiretler gelişerek sonradan Yahudi ulusunu
meydana getirdiler. Yahudi adı, Yakup’un 12 oğlundan biri olan Yehuda’dan
gelir. Yakup’un diğer oğulları Reuben, Shimon, Levi, Dan, Naphtali, Gad, Asher,
Yisachar, Zevulun, Yosef, Binyamin’dir.
İbrahim’in soyundan
gelenler, Musa’nın önderliğinde
Mısır’dan çıktıktan sonra, MÖ 1300 civarında bir ulus olmaya başladılar. Musa,
Mısır’dan çıktıktan az sonra, bu yeni oluşan ulusun halkına Tevrat’ı ve On
Emir’i iletti. Sina Çölü’nde 40 yıl dolaştıktan sonra onları İbrahim, İshak ve
Yakup atababaların soyundan gelenlere Tanrı’nın vadettiği ülke olarak Tevrat’ta
bahsi geçen İsrail Ülkesi’ne götürdü.
Bugünkü İsrail halkı,
kurucu baba İbrahim’den (yaklaşık MÖ 1800) başlayarak kuşaktan kuşağa aktarılan
Yahudi mirası ve dininin biçimlendirdiği aynı dili ve kültürü paylaşır. Bu
nedenledir ki, 3300 yıldan beri İsrail Ülkesi’nde varlığını sürdürmektedir.
İsrailoğullarının İsrail Ülkesi’ndeki
egemenliği Yeşu’nun (İng. Joshua) fetihleri ile başlar (yaklaşık MÖ 1250). İsrail’in
tarihinde MÖ 1000’den 587’ye kadarki dönem “Krallar Dönemi” olarak bilinir. En
önemli krallar, Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapan Kral Davut (MÖ 1010-970) ile
Kudüs’te I. Tapınak’ı kuran oğlu Süleyman’dır (MÖ 970-931).
Babilli Nebukadnezar’ın
ordusu MÖ 587’de Kudüs’ü aldı, Tapınak’ı yıktı ve Yahudileri Babil’e sürdü.
MÖ 587 yılı bölge
tarihinde bir dönüm noktası oldu. O tarihten itibaren bölge art arda gelen
süper güçlerce yönetildi ve kontrol edildi. Bunlar sırasıyla Babilliler,
Persler, Eski Yunanlılar, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Haçlılar, Osmanlılar
ve İngilizlerdir.
İsrail’de hüküm sürmüş
yabancı imparatorluklar
Dönem
|
İmparatorluk
|
Başlıca olaylar
|
MÖ 587
|
Babil
|
I. Tapınak’ın yıkılması
|
MÖ 538-333
|
Pers
|
Sürgünlerin Babil’den dönüşü ve II. Tapınak’ın yapılması (MÖ 520-515)
|
MÖ 333-63
|
Helen
|
Büyük İskender’in ordusu tarafından bölgenin fethi (MÖ 333). Yunanlılar genel olarak Yahudilerin devletlerini yönetmelerine izin verdiler. Fakat Kral IV. Antiokhos zamanında Tapınak’a ve Yahudi inancına saygısız davranıldı. Bu Makkabilerin başkaldırmalarına ve bağımsız bir idare kurmalarına yol açtı. Bununla ilgili olaylar Hanuka bayramında kutlanır.
|
MÖ 63-MS 313
|
Roma
|
Titus komutasındaki Roma ordusu Kudüs’ü aldı ve MS 70’de II. Tapınak’ı yıktı. Yahudiler başka yerlere sürüldüler. Bar Kohba 132 yılında Romalılara karşı başkaldırdı, fakat Judea Dağlarında Bethar’da bir savaşta öldürüldü. Sonuçta Romalılar Yahudi toplumunu başsız bıraktılar, Kudüs’ü Aelia Capitolina ve Judea’yı Palaestina olarak yeniden adlandırdılar (Filistin sözcüğü bu Latince isimden türemiştir).
Geriye kalan Yahudi topluluğu Celile’deki kuzey kasabalarına göçtü. MS 200 dolaylarında Sanhedrin (din, yargı, yasama işlevleri olan Yahudi Konseyi) Tsippori’ ye (Zippori, Sepphoris) taşındı. Sanhedrin’in Başkanı Haham Yehuda HaNasi (Prens Judah) Yahudi sözlü kanunları Mişna’yı derledi.
|
313-636
|
Bizans
| |
636-1099
|
Arap
|
Yıkılan Yahudi Tapınak’ının yerine Emevî Halifesi Abdülmelik tarafından Kubbet-üs-Sahra yaptırıldı.
|
1099-1291
|
Haçlı
|
Haçlılar Papa II. Urban’ın çağrısına uyarak Kutsal Toprakları ele geçirmek için Avrupa’dan geldiler ve Hıristiyan olmayan nüfusu kılıçtan geçirdiler. Daha sonra Kudüs’teki Yahudi topluluğu Avrupa’dan gelen Yahudi göçüyle büyüdü.
|
1291-1516
|
Memlûk
| |
1516-1918
|
Osmanlı
|
Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) zamanında Eski Kudüs’ün surları yeniden inşa edildi. Kudüs’teki Yahudi topluluğunun nüfusu arttı.
|
1917-1948
|
İngiliz
|
İngiltere, Yahudi halkının Filistin’de “ulusal yurt” kurma hakkını tanıdı. Bununla birlikte, II. Dünya Savaşı’ndan sonra bile, Yahudi göçmenlerin İsrail’e girişlerini büyük ölçüde kısıtladı. Filistin Mandası’nı biri Arap ( sonradan Ürdün olan), diğeri Yahudi (İsrail) iki devlet arasında böldü
|
Siyonizm ve İngiliz Mandası
Kimi
Yahudiler sürüldükleri günden itibaren Kudüs’e ve “İsrail Toprağı”na dönmek
istediler. Hatta geri dönme umudu ve isteği onların inanç sistemlerine de
girdi. Mesih’in bir gün çıkıp geleceğine ve kendilerini sürgünden kurtaracağına
inandılar. Dönmeyi isteseler de, gerektirdiği fedakârlıklar yüzünden, bunu genellikle
normal zamanlarda değil, zorunluluk karşısında göze alabildiler. 1492 yılında
İspanya’dan kovulduktan sonra bazı Yahudi toplulukları Filistin’e yerleştiler. 16.
yüzyıl boyunca Yahudiler dört kutsal kente –Kudüs, Tiberias, Hebron ve Safed-
kök saldılar. 1697’de Haham Yehuda Hachasid, Polonya’dan yola çıkarken 30 aile
iken yolda katılanlarla birlikte 1500 kişiye ulaşan bir Yahudi grubu Kudüs’e ulaştırdı.
18. Yüzyılın ikinci yarısında da Hasidilik karşıtı Ferisiler Litvanya’dan gelip
Filistin’e yerleştiler.
Osmanlı idaresindeki
Filistin’e ilk modern göç dalgası 1881’de, Yahudilerin Doğu Avrupa’daki
katliamlardan kaçtıkları sırada başladı. Siyonist hareket uygulamada her zaman
için var olmuştur. Ancak, Yahudi sorununu
uluslararası plana taşıyan ve İsrail Toprağı’nda bir Yahudi devleti kurma
amacını güden siyasi Siyonizm’i kuran kişi Macar gazeteci Theodor Herzl’dir.
Herzl, 1896’da, nasıl bir Yahudi devleti düşündüğünü anlatan Der Judenstaat (Yahudi Devleti) adlı bir
kitap yayımladı, ertesi yıl da Dünya Siyonist Kongresi’ne başkanlık etti.
Theodor Herzl, Avusturya
Büyükelçisi’nin aracılığıyla 1901’de Sultan Abdülhamid ile de görüştü. Bu
görüşmede, Osmanlının bütün dış borçlarını ödeme karşılığında Abdülhamid’den
Filistin’i istedi, ancak Abdülhamid bu isteği kesin olarak geri çevirdi. Bunun
üzerine Yahudiler Filistin topraklarını parsel parsel satın almaya başladılar.
İkinci göç dalgası
(1904-14), Kişinev (Moldova’da bir kent) katliamından sonra başladı. Aşağı
yukarı yarısı sonradan ayrılsa da,
40.000 Yahudi Filistin’e yerleşti. İkinci dalga kibutz hareketini kuran
sosyalist grupları da içeriyordu, buna rağmen hem birinci ve hem de ikinci
dalgada gelenler esas itibariyle Ortodoks Yahudilerdi. I. Dünya Savaşı
sırasında, İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour uluslararası Siyonist hareketin
liderlerinden Lord Rothschild'e gönderdiği bir mektupta (1917) şöyle diyordu:
“Majestelerinin hükümeti Yahudiler
için Filistin’de ulusal bir yurt kurulmasını uygun görmekte olup bu amacın
gerçekleşmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Şurası da
bilinmelidir ki, Filistin’de bulunan Yahudi olmayan toplumların sivil ve dinî
haklarına ya da Yahudilerin başka herhangi bir ülkede sahip oldukları siyasi
statü ve haklara zarar verebilen hiçbir şey yapılmayacaktır.”
Esas olarak Siyonist
gönüllülerden oluşan Yahudi Lejyonu 1917’de İngilizlerin Filistin’i ele
geçirmelerine yardım etti. Arapların İngiliz yönetimine ve Yahudi göçüne karşı
gösterdikleri tepki 1920’de Filistin ayaklanmalarına ve Haganah (Savunma) olarak
bilinen Yahudi milis gücünün oluşmasına yol açtı. Haganah’tan, daha sonra,
Irgun ve Lehi gibi milis gruplar türedi. 1922’de, Milletler Cemiyeti Balfour
Bildirgesi’ne benzer hükümlerle İngiltere’ye Filistin’i yönetme yetkisi (manda)
verdi. O tarihte bölgenin nüfusu ağırlıklı olarak Arap ve Müslümandı. Yahudiler
nüfusun yaklaşık %11’ini, Hıristiyanlarsa %9,5’ini oluşturuyorlardı.
Üçüncü (1919-1923) ve
dördüncü (1924-1929) göçler Filistin’e 100.000 Yahudi daha getirdi. Nihayet,
Nazizm’in yükselişi ve Yahudi kıyımlarının artması 1930 yılında beşinci dalgaya
yol açtı ve çeyrek milyon Yahudi Filistin’e göç etti. 1936-1939 Arap
başkaldırısının başlıca nedeni bu oldu ve 1939’da “Beyaz Kâğıt” denen belgeyle İngilizlerin
Filistin’e Yahudi göçünü sınırlandırmalarına yol açtı. Dünya ülkelerinin soykırımdan
kaçan Yahudi sığınmacıları geri çevirmeleri nedeniyle, Yahudileri Filistin’e
getirmek için “Aliyah Bet” olarak bilinen gizli bir hareket ortaya çıktı. II.
Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Filistin’in Yahudi nüfusu toplam nüfusun %33’üne
ulaştı.
Arap-İsrail Savaşları
II. Dünya Savaşı’nın müttefiklerin galibiyetiyle
bitmesinden sonra, Filistin sorunu son aşamasına ulaştı. İngiltere Filistin
sorununu Birleşmiş Milletlere götürdü. BM, Kasım 1947'de Filistin’in biri Yahudi
(İsrail) öteki Arap (Ürdün) olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına
karar verdi.
Yahudiler, Birleşmiş Milletlerin kararını kabul etti.
Kudüs şehrine ise BM denetiminde uluslararası bir bölge statüsü tanındı. Ancak
Birleşmiş Milletlerin çözümü Arapları tatmin etmedi.
14 Mayıs 1948’de, son İngiliz güçlerinin İsrail’den ayrıldığı gün, BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edildi. 24 saat sonra Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları saldırıya geçerek İsrail topraklarına girdiler ve böylece savaş başladı.
14 Mayıs 1948’de, son İngiliz güçlerinin İsrail’den ayrıldığı gün, BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edildi. 24 saat sonra Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları saldırıya geçerek İsrail topraklarına girdiler ve böylece savaş başladı.
1949 yılının ilk aylarında BM nezdinde İsrail ile onunla
savaşan Arap ülkelerinin her biri (o dönemden beri İsrail’le görüşme masasına
oturmayı kabul etmeyen Irak hariç) arasında doğrudan müzakereler düzenlendi ve
bunların sonucunda bir ateşkes anlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca sahil
şeridi, Celile ve tüm Necef İsrail’e, Judea
ve Samiriye (Batı Şeria) Ürdün’e, Gazze
Mısır yönetimine ve Kudüs'ün Eski Kent'in de dâhil olduğu doğu kısmı
Ürdün’e, batısı da İsrail’e bırakıldı.
Birleşmiş
Milletler planı (1947)
İsrail o zamandan beri komşu Arap devletlerle birkaç defa
daha savaştı. Bu savaşlarda Batı Şeria’yı, Sina Yarımadası’nı (1967 ve 1982
arasında), Güney Lübnan’ın bir kısmını (1982 ve 2000 arasında), Gazze Şeridi ve
Golan Tepeleri’ni işgal etti. Doğu Kudüs dâhil bu toprakların bir kısmını kendisine
bağladı, fakat Batı Şeria ile olan sınır çekişmelidir. İsrail, Mısır ve Ürdün
ile barış anlaşmaları imzaladı, ama Israil-Filistin çatışmasını çözme çabaları
bugüne kadar barışla sonuçlanmadı. 1988 yılında Ürdün Batı Şeria üzerindeki
iddialarından vaz geçti ve tüm haklarını Filistin Kurtuluş Örgütü'ne devretti.
Batı Şeria
Batı
Şeria; batı, kuzey ve güneyinde İsrail,
doğusunda ise Şeria Nehri (Ürdün
Nehri) ve Lut Gölü ile çevrili bölgedir.
Doğu Kudüs ile birlikte
Batı Şeria’nın kara alanı 5.640 km2, su alanı ( Ölü Deniz’in kuzeybatı tarafı)
220 km2dir. Tahmini nüfusu 2.676.740 (Temmuz 2013) olup, bunun %80’den fazlasına karşılık gelen 2.100.000’i
Filistinli Araplardır. 500.000 Yahudi İsrailli Batı Şeria’daki İsrail yerleşim
yerlerinde yaşamaktadırlar. Bunun 192.000’i Doğu Kudüs’tedir. Ayrıca, Batı Şeria’da, Nablus’un içinde ve
civarında yaşayan, sayıları ancak
yüzlerle ifade edilen Samiriler gibi küçük etnik gruplar da vardır.
Bölgenin, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Uluslararası
Adalet Divanı tarafından İsrail işgali altında olduğu kabul edilmektedir. Batı
Şeria, şu an itibari ile meşru olarak hiçbir devlete ait değildir.
1993 Oslo İlkeler
Anlaşması, Batı Şeria’nın nihai statüsünün İsrail ile Filistinliler arasında
varılacak bir uzlaşmaya bağlı olduğunu bildirdi. Bu anlaşmadan sonra, İsrail,
Oslo Anlaşması’na göre üç idari bölgeye ayrılan Batı Şeria’nın bazı
kısımlarında sıkıyönetimi kaldırdı.
Oslo
Anlaşması’na göre Batı Şeria’da oluşturulan yönetim bölgeleri
Bölge
|
Güvenlik
|
Sivil idare
|
Arazi (%)
|
Filistinliler (%)
|
A
|
Filistinliler
|
Filistinliler
|
18
|
55
|
B
|
İsrail
|
Filistinliler
|
21
|
41
|
C
|
İsrail
|
İsrail
|
61
|
4
|
Tabloda görüldüğü gibi,
Batı Şeria arazisinin %18’i ile Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilerin %55’i (A)
bölgesine girmektedir. Bu bölgenin hem güvenliğinden hem de yönetiminden
Filistinliler sorumludur. (B) bölgesi arazinin %21’ini, Filistinlilerin %41’ini
içine almaktadır. Bu bölgenin yönetimi Filistinlilere ait olmakla beraber
güvenliğinden İsrail sorumludur. Arazinin %61’i ile Filistinlilerin %4’ ise her
şeyinden İsrail’in sorumlu olduğu (C) bölgesinde bulunmaktadır. (A) ve (B) bölgeleri birlikte Batı Şeria’da yaşayan
Filistinlilerin %96’sını barındırmakla birlikte Batı Şeria arazisinin ancak
%39’una sahiptir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder